Türkiye’nin genç ve yetenekli mimarlarından biri olan Ece Gürel, geçtiğimiz günlerde İstanbul'un gözde doğal alanlarından biri olan Belgrad Ormanı'nda kaybolmuştu. Ailesinin ve arkadaşlarının endişeli bekleyişi 4 gün boyunca sürdü. Arama kurtarma ekiplerinin yoğun çabaları sonucunda Gürel’in cansız bedenine ulaşıldı. Ancak, bu olayın getirdiği üzüntü ve soru işaretleri, genç mimarın hayatını kaybetmesiyle daha da derinleşti.
Belgrad Ormanı’ndaki yürüyüşünde kaybolan Ece Gürel’in aile bireyleri hemen harekete geçerek durumu yetkililere bildirdi. İlk günlerin ardından genişletilen arama çalışmaları, jandarma, AFAD ve gönüllülerden oluşan geniş bir ekip tarafından yürütüldü. Ece'nin kaybolması, sosyal medyada da büyük yankı uyandırdı; tanıdıkları ve hatta hiç tanımayan insanlar "Ece'yi bul" çağrıları yaparak destek verdiler. Ece’nin arkadaşları ve ailesi, umutsuz bir bekleyiş içerisine girdiler. Ancak, bu uzun bekleyişin sonunda, acı haber geldi.
Gürel’in kaybolduktan sonra bulunduğu gün hastalığın etkisiyle vefat ettiği haberi, hem ailesini hem de yakın dostlarını derinden sarstı. Mimar Ece Gürel, özellikle gençler arasında ilham kaynağı olarak biliniyordu. İstanbul'un çeşitli mimari projelerinde yer alan Ece, sadece mesleki yetenekleriyle değil, aynı zamanda sıcak kişiliğiyle de tanınmaktaydı. Gencecik yaşta hayatını kaybeden Gürel, tüm mimarlık camiasında büyük bir kayıp olarak görüldü. Başkanlar, dernekler ve yakın arkadaşları sosyal medyada duygusal paylaşımlar yaparak başsağlığı diledi. Ece’nin vefatının ardından yapılan bu paylaşımlar, toplumun kayıplara verilen değerin ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Bu olay, sadece Ece’nin ailesi için değil, tüm toplum için derin bir acı olarak kalacak. Genç yaşta böyle bir kaybın yaşanması, hayatın ne kadar kıymetli olduğunu ve her anın değerlendirilmesi gerektiğini hatırlatıyor. Bunun yanı sıra, Belgrad Ormanı gibi doğal alanların, bireylerin sağlığı ve güvenliği açısından daha dikkatli bir şekilde kullanılması gerektiği mesajını da beraberinde getiriyor.
Bu üzücü olay vesilesiyle, herkesin sevdiklerine daha fazla zaman ayırması ve yaşamın değerini unutmaması gerektiği de vurgulanıyor. Ece Gürel gibi yetenekli bir mimarın hayatını kaybetmesi, bizlere kıymetli naif bir ruhun daha aramızdan ayrıldığını hatırlatırken; toplumumuzu kenetlemeye ve dayanışmayı artırmaya yönelik bir motivasyon yaratması da gerektiği ortaya çıkıyor. Sevdiklerinizi kaybetmemek için, onların kıymetini her daim bilmek ve hayatı dolu dolu yaşamak gerektiğinin altı bir kez daha çizilmiş durumda.
Ece Gürel’in hayatı, onun genç yaşına ve başarılı kariyerine rağmen ne kadar kısa sürdüğünü gözler önüne seriyor. Bu trajik kayıp, sadece bir bireyin kaybı değil, aynı zamanda tüm toplumun kaybı olarak değerlendiriliyor. Ece'nin hatırası, yaşatılmaya devam edecek ve onun ilham veren projeleri, onu tanıyan herkesin kalbinde yaşamaya devam edecek. Bu nedenle, genç mimarımızı anmak, ona ve onun gibilerine duyduğumuz saygının bir göstergesi olacaktır.
Son olarak, Ece Gürel’in ailesine, dostlarına ve tüm sevenlerine başsağlığı dileklerimizi iletiyor; böyle trajik kayıpların bir daha yaşanmamasını umut ediyoruz.