Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) ziyaret ederek, Türkiye'nin Kıbrıs politikasını bir kez daha gözler önüne serdi. 2023 yılında gerçekleşen bu kritik ziyaretin ardından, Rum yönetimi içinde ciddi bir endişe ve kaygı dalgası başladı. Erdoğan'ın yaptığı açıklamalar, Kıbrıs’ın geleceği açısından belirleyici bir nitelik taşıdığından; Rum yönetimi, uluslararası alanda diplomasi trafiğini artırmaya yönelik adımlar atmaya başladı. Vekalet savaşlarının artış gösterdiği bir coğrafyada, bu tür ziyaretlerin yalnızca sembolik değil, aynı zamanda stratejik boyutları da bulunmaktadır. Peki, Erdoğan'ın KKTC ziyaretinin arka planı ne, Rum yönetiminin endişeleri neler?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, KKTC ziyareti sırasında hem ekonomik hem de siyasi konularda bir dizi müjde vermeyi hedefliyor. Türkiye, KKTC'ye sağladığı maddi yardımlar ve ekonomik destekle, bölgedeki etkisini artırmaya çalışmaktadır. Aynı zamanda, Türkiye’nin KKTC üzerindeki garantörlük rolünü vurgulayan Erdoğan, bu ziyareti ile Türk tarafının Kıbrıs'la olan ilişkisini pekiştirmeyi amaçladığını belirtmiştir.
Bu bağlamda, Erdoğan’ın KKTC'de gerçekleştirdiği temaslar, Türk halkının Kıbrıs konusundaki desteklerini pekiştireceği ve bu desteğin, uluslararası platformlarda daha fazla dile getirilmesi için zemin oluşturacağı düşünülüyor. Ekonomik yatırımlar, sosyal projeler ve eğitim işbirlikleri, Erdoğan’ın ziyaretinin en önemli başlıkları arasında yer alıyor.
Erdoğan’ın ziyareti sonrasında, Rum yönetimi hem ulusal hem de uluslararası alanda bir dizi tepki göstermeye başladı. Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodoulidis, Erdoğan’ın KKTC’ye yapmış olduğu bu ziyaretin, iki toplum arasında var olan güven ortamını sarsabileceğini ifade ederek, Türkiye’nin Kıbrıs üzerindeki etkisini artırmayı hedeflemekle suçladı. Bu durum, sadece Kıbrıs adasının geleceği için değil, Doğu Akdeniz’deki jeopolitik dengeler açısından da önem arz etmektedir.
Rum yönetimi, KKTC’nin uluslararası platformlarda tanınmasının önüne geçmeye yönelik diplomatik çabalarını artırarak, Avrupa Birliği'nden ve Birleşmiş Milletler'den destek talep etmektedir. Erdoğan’ın ziyareti sonrası, Rum yönetimi, Türkiye’nin yürüttüğü politikaların adada kalıcı bir kaos yaratma potansiyeline sahip olduğunu ve bu durumun hem Kıbrıslı Türkler hem de Kıbrıslı Rumlar için ciddi tehlikeler taşıdığını belirtmektedir.
Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın KKTC ziyareti, bölgedeki tansiyonu artıran bir unsur olarak öne çıkıyor. Rum yönetiminin endişeleri ve tepki gösterdiği bu ziyaret, Doğu Akdeniz’deki dengeleri etkilemeye devam ederken, bölgedeki tüm tarafların dikkatle izlemesi gereken önemli bir gelişme olarak değerlendirilmektedir. Türkiye'nin Kıbrıs ile olan ilişkisi, milli bir mesele olmanın yanı sıra, uluslararası alanda da dikkatle izlenen bir konudur. Cumhurbaşkanlığı makamından yapılan açıklamalar ve alınan kararlar, yalnızca bölgedeki halkların değil, uluslararası güçlerin de stratejilerini şekillendirebilir. Dolayısıyla, bu ziyaretin sonuçları hem tarihi hem güncel siyasi perspektiften değerlendirilmeyi gerektirmektedir.