İran'da, "Kara Dul" olarak bilinen Zeynab S. adlı kadının, ardı ardına 11 eşini öldürmesi, tüm ülkede büyük bir şok etkisi yarattı. Kadının, ağır bir suçla yargılanması ve cinayetlerin ardındaki motivasyonların incelenmesi, halkın dikkatini çekmekle kalmadı; aynı zamanda uluslararası medyada da geniş yankı buldu. Peki, Zeynab S. kimdir? Bu korkunç suçların ardında ne gibi sebepler yatmaktadır? İşte, bu sıradışı olayın detayları.
Zeynab S., 1980'lerde İran'ın kuzeyinde dünyaya geldi. Genç yaşta evlenme arifesine gelen Zeynab, ilk eşini henüz 16 yaşındayken seçti. Ancak, her ne kadar genç yaşta başlayan bu yolculuk umut verici görünse de, kısa süre içinde evliliklerinin karanlık yönleri ortaya çıkmaya başladı. İlk eşi, sıradışı ve dikkat çekici bir şekilde, aniden hayatını kaybetti. Ardından gelen eşler de benzer kaderi paylaştı. Zeynab S., 11 eşini öldürmekle suçlanırken, yalnızca bir tanesinin ölüm şekli detaylı şekilde araştırıldı; diğerlerinin ölümü ise, çoğunlukla doğal nedenler olarak kayıtlara geçti. Bütün bu ölümlerin ardından Zeynab, dolandırıcılık ve mal varlığına el koyma iddialarıyla karşı karşıya kaldı.
Zeynab'ın eşleri genellikle yaşça daha büyük, zengin ve güçlü ailelerden gelen erkeklerdi. Zeynab, bu erkeklerle evlenerek onların mal varlıklarını ele geçirmeyi hedeflemiş olabileceği düşünülüyor. Ancak, her bir eşinin ölümünden sonra büyük bir sıkıntı yaşamadan yeniden evlenmesi, birçok soru işaretini beraberinde getirdi. Tam 11 kez evlilik yapması ve ardında bıraktığı gizemli ölümler, bir süredir dikkatleri üzerine çekmişti. Sonunda, bir dedektifin yaptığı araştırma, Zeynab'ın geçmişteki eşlerinin tamamının, aynı sebep ile hayatını kaybettiğini ortaya koydu: Zehirlenme. İddialara göre, Zeynab, eşlerinin içkilerine ve yiyeceklerine yavaş yavaş zehir katıyordu. Görünüşte bir dram gibi görünen ölümler, aslında birer cinayet zincirinin halkalarıydı.
Halk arasında Kara Dul olarak bilinen Zeynab S., sadece bir cinayet zanlısı değil; aynı zamanda sosyal medyataki tıklanma rekorlarını da alt üst eden bir figüre dönüştü. Olayın ortaya çıkmasıyla birlikte, İran'da bu türden kadın cinayetlerinin artış gösterip göstermediği üzerine tartışmalar başladı. Her ne kadar Zeynab, tutuklanıp yargılansa da, onun hikayesi, pek çok insanın zihninde sual işaretlerini artırıyor. Kadının cinayet motivasyonları ve yöntemleri üzerine yapılan spekülasyonlar, özellikle sosyal medya üzerinden hızla yayıldı. Bu durum, Zeynab’ın sadece bir suçlu değil, aynı zamanda bir medya olgusu haline gelmesine neden oldu.
Zeynab, evliliklerin yanı sıra, tüm bu süreçte yaşadığı derin ruhsal çöküntüyü ve hayatının karanlık yönlerini de paylaşmayı unutmadığını ifade etti. “Her zaman daha fazlasını istemek, insanı hayatta tutan bir yegane motivasyondur,” derken, belki de cinayetlerinin ardındaki gerçekleri bu şekilde bir formülasyona dökmeye çalıştı. Her ne kadar bu durum, suçluluğunu örtbas etme çabası olarak algılansa da, Zeynab’ın duygu dünyası, toplumun gözünde cehenneme dönmüş bir hayatı yansıtıyor.
Kara Dul olayı, İran'daki kadın cinayetleri, toplumsal cinsiyet rolleri ve kadına yönelik şiddet konusunu yeniden gündeme taşıdı. Zeynab’ın eylemlerinin, bu türden suçların normalleşmesine neden olup olmayacağı merak edilmektedir. Olayın mahkeme süreci devam ederken, Zeynab’ın hukuk mücadelesi ve toplum üzerindeki etkileri, bir yandan çeşitli sosyolojik çalışmaların da konusu oldu. Olay, yalnızca bir cinayet davası değil, aynı zamanda toplumsal bir sorun olarak da değerlendirilmektedir ve bu nedenle gözler, yargılama sürecinde Zeynab’ın savunmasına çevrilmiştir.
Son olarak, Zeynab S., tüm bu korkunç suçlamaların izinden, toplumun gözünde bir kurban mı, yoksa bir cani mi olarak tarif edilecektir, bunu zaman gösterecek. Ancak kesin olan bir şey var ki, Kara Dul olarak anılan bu kadın, tarihsel bir figür haline gelmiş durumda ve İran toplumunu derinden etkilemeye devam edecektir.