İstanbul'da meydana gelen son depremler, hem yerel halk hem de uzmanlar tarafından endişe ile karşılanıyor. 20 Ekim 2023 tarihinde, Türkiye'nin en büyük metropolünde, merkez üssü Silivri açıkları olarak belirlenen bir deprem gerçekleşti. Saat 14:36 sularında meydana gelen sarsıntının büyüklüğü ise 5.3 olarak ölçüldü. Depremin derinliği ise 12 kilometre olarak belirlendi. Bu büyüklükteki bir depremin, Türkiye'nin en kalabalık şehirlerinden biri olan İstanbul'da ne denli etkiler yaratacağı merak konusu oldu.
Depremin hemen ardından birçok kişi, internet ve sosyal medya üzerinden durumu paylaşmaya başladı. Sarsıntının hissedilmesiyle birlikte vatandaşlar, evlerinden dışarı çıkarak güvenli bölgelere yöneldi. İtfaiye ve AFAD ekipleri, depremin ardından olası bir hasar kontrolü yapmak üzere hemen harekete geçti. İlk belirlemelere göre, deprem nedeniyle İstanbul'un bazı semtlerinde kısa süreli elektrik kesintileri yaşandı. Ancak gün içerisinde bu sorunlar hızlı bir şekilde giderildi.
Uzmanlar, depremin merkez üssünün Silivri açıkları olması nedeniyle, daha çok sahil bölgelerinde hissedildiğini belirtiyor. Silivri, Marmara Denizi’ne bakan konumu itibarıyla sarsıntının etkilerini en çok hisseden yerlerden biri olarak kaydedildi. Bu nedenle, bölgedeki otoriteler, deprem sonrası yapılacak olan incelemelerin önemine dikkat çekiyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, olay sonrası öncelikle çocuklar ve yaşlılar olmak üzere, vatandaşların psikolojik destek alabilmesi için çeşitli yardımlar organize etti.
İstanbul'daki depremin ardından, konu hakkında uzman görüşleri de gündeme geldi. Jeoloji mühendisi Dr. Ayşe Yıldız, İstanbul'un deprem riski barındıran bir şehir olduğu konusunda uyarılarda bulunarak, "Marmara Bölgesi, aktif fay hatları ile dolu. Bu nedenle İstanbul'daki depremlerin sıklığı ve büyüklüğü, her zaman gündemde olmalıdır" dedi. Özellikle 1999 Gölcük depreminin ardından, şehirdeki yapıların depreme dayanıklı hale getirilmesi için bir dizi önlem alınması gerektiği vurgulandı.
Deprem ile ilgili bir diğer dikkat çeken nokta da, İstanbul'daki yapıların zırhlandığı alanlar. Deprem sonrası bazı binaların hasar görüp görmediği üzerinde durulurken, özellikle eski yapıların güvenilirliği tekrar ele alındı. Bu bağlamda, İBB’nin depreme dayanıklı bina inşası konusunda yaptığı çalışmalara ve denetimlere atıfta bulunuldu.
Ayrıca, deprem sonrasındaki günlerde İstanbul'da artçı sarsıntıların görülmesi ihtimaline karşı vatandaşların tedbirli olmaları gerektiği belirtildi. Uzmanlar, bu durumlarda yapılması gereken ilk şeyin “panik yapmamak” olduğunu ifade etti. Deprem anında ve sonrasında güvenli bir alana yönelmenin hayati önem taşıdığı bilgilendirildi. Kafalarda soru işareti oluşturan birçok husus, İstanbul krizin yönetimindeki sorumlu kişiler tarafından düzenli olarak takip edilecektir.
Özellikle eğitim ve farkındalık programlarının ön planda tutulması gerektiğini söyleyen uzmanlar, İstanbul’daki her bireyin bu konuda bilinçlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Okullar, yerel yönetimler ve STK'lar, düzenli olarak organizesi yapılan tatbikatlarla toplumsal bilinci artırma çalışmalarına devam ediyor. Böylelikle, olası bir deprem anında halkın daha hazırlıklı olması hedefleniyor.
Sonuç itibarıyla, İstanbul'da meydana gelen 5.3 büyüklüğündeki depremin yarattığı etki, halk arasında kaygı yaratmaya devam ediyor. Ancak uzmanlar, kentsel dönüşüm projeleri ve alınacak önlemler ile bu kaygıların minimize edileceği konusunda hemfikir. Deprem gerçeğiyle başa çıkabilmek için, bütün şehir halkının bu konudaki duyarlılığı artırması ve gerekli önlemleri alması önem taşıyor.